Robot ve İnsan

Bilgisayarların içinde kesin hayaletler var. Yoksa bir bilgisayar neden her açılışında farklı şeyler yapsın. Programlama ve kod değil mi bu, hep aynı şeyleri yapması gerekmez mi? Yapıyor işte.

Geçen gün akşam gene eskilere dönüp Irobot izliyordum. Sabun köpüğü bir film bu, tam gece saatlerime uygun. Bu filmde geçer “makinenin içindeki hayalet” kavramı. Zaten bu tür uyduruk filmlerin içinde hep ilginç bir fikir vardır. Benim onları izlememin sebebi de büyük oranda içinde geçen bu tür fikirleri yakalamak oluyor. Asıl ilginç olanı ise “makinenin içindeki hayalet” kavramının doğru olabileceği. En bariz örneği hepimizin kullandığı dijital araçların sanki kendi kafalarına göre işler yapıyor olduğu. Continue reading →

StoryCorps Nedir?

Gün geçmiyor ki yeni ve ilginç şeyler ortaya çıkmasın. Bu gün gene bir tane yakaladım; storycorps. Nedir, ne işe yarar merak ediyorsanız buyrun.

Bu günlerde yaşlı insanların hikayeleri ilgimi çekiyor. Oturup anlatıyorlar. Ben de dinliyorum. Çok uzak bir geçmişten ve çok başka bir gerçekliğin içinden hikayeler bunlar. Oturup zaman zaman anlatılanları da kaydediyorum. Ne işe yarar ne yapılır bu kayıtlarla bilemiyorum. Sanatsal anlamda kullanılabileceğini düşünüyorum ve kaydediyorum. Ama şimdi birileri bu konuşmaların, bu hikayelerin de aslında bir dünya mirası olabileceğini düşünmüş ve bunları kayıt altına almak için bir girişim başlatmış. Bunun için bir uygulama ve bir veri bankası oluşturmuş . Adı Storycorps. Şimdiden pek çok kayıt girilmiş. Continue reading →

El Alem Nereden Elektrik Üretiyor

Oregon, şehir içme suyu borularına eklenecek olan jeneratörler ile elektrik üretecek. Ne kadar küçük, ne kadar da kolayca akla gelebilecek olup ta kimsenin aklına gelmeyen bir şey. Düşünsenize, büyük boruların sadece birkaç parçasını çıkartıp bunları ekliyorsunuz ve her zaman çalışacak olan, özellikle bir tesis kurmak gerekmeyen (şehir su şebekesi zaten var) ve sanıyorum çok büyük paralara mal olmayan bir proje. Bu gün gördüm. Çok hoşuma gitti.

Continue reading →

Bloğum Çöktü, Ne Yapsak ki?

Bloğum çöktü. Bu hep başıma gelir. Ben de hep bir yolunu bulup kurtarırım. Ama işin aslını sorarsanız “artık bu dijital işlerden fenalık geldi” noktasındayım. Hayatımı biraz analoga doğru evriltmek iyi olabilir diye düşünüyorum. Zira bu dijital alet edevat son kullanıcıya dost olmadığı sürece bir şey yapmak için deveye hendek atlatmak gerekiyor. Continue reading →

Yöneticilerini Kapıya Koyan Samsung

Samsung bildiğim kadarıyla 3 seo’lu bir yapı. E oldukça büyük bir firma ve bu kadar da olur elbette. Ama bu büyük firma geçenlerde 3 seo’yu kapının önüne koymuş. Sebep? Satışlar kötü gidiyormuş. Bunlardan seo’lar sorumluymuş. Valla bravo.

Satışların kötü gitmesi acaba sadece seolara faturası kesilecek bir durum mudur? acaba insanların bu pili bile 2 gün gitmeyen, bir laptop kadar bile iş beceremeyen ama buna rağmen çok pahallı olan bu Continue reading →

Parkinson Hastaları İçin Süper Kaşık

Parkinson, titreme ve bu titremeyi durduramama durumudur. Yemek bile yenilemez ama şimdi bu kaşıkla bu mümkün. Uzun zamandır bir çorba içemeyen insanlar bu alet sayesinde çorba içebiliyor. Çok basit ama çok önemsediğim bir buluş.

Hayatta en korktuğum hastalık Alzheimer. Düşünsenize bin yıl yaşamışsınız ve bir halt hatırlamıyorsunuz. Dününü bile hatırlamıyorsun. Her sabah ya da her belirli zaman aralığında kim olduğunuzu bilmeden var olduğunuzu biliyorsunuz. Ne kadar zor bir durum bu. Ama zorluğu o kişiyle yaşayana, zira Alzheimer olan kişi için elbette böyle bir problem yok. Dolayısıyla bir gün Alzheimer olsam, zaten bunu bilemeyeceğim. Continue reading →

Telefona Değil, Kendi Vücudumuza Uygulama

Neil Harbisson ilginç bir adam. Renk körü. Hem de öyle böyle değil tam bir renk körü. Hiç bir rengi görmüyor. Hayat onun için tam anlamıyla siyah beyaz. Ama renk bizim için hayati bir şey ve mutlaka bir şekilde algılanması gerek. Bu yüzden kendisine bir cihaz geliştirmiş ve kafasına takmış. Bu cihaz, renge gör ses çıkartıyor ve bu ses kemik iletimiyle Harbisson tarafından duyuluyor. Dolayısıyla cihazın önüne gelen rengi ayırt etmek mümkün oluyor. Ama bu durumu kendisi daha güzel anlatıyor, buyrun videosu (türkçe altyazılı, izlettiğim öğrencilerim bayılıyorlar bu videoya)

Continue reading →

Bu Bloğu Epeydir Boşladım

Bu bloğu epeydir boşladım, biliyorum. Bunun sebebi: “Hayatımı Kolaylaştıran En İyi 13 Android Uygulaması” başlıklı yazımın patlamış ve bloğun okunurluğunu aylık 8000’lerin üzerine çıkartması ve benim de buna epey bozulmamdır. Zira bu blogda yığınla yazı var, pek de birşeye benzemeyen bu makale bütün bloğu götürüyor. Ama artık bu işe bir dur demenin zamanı geldi de geçiyor.

Böylece kararımı verdim ve bu bloğu yeniden ayağa kaldırmaya karar verdim. Yeni yazılarda görüşmek üzere….

Ingress: Ankara’da Arttırılmış Gerçeklik Oyunu

Ingress hatırladığım kadarıyla bundan 1 ya 1.5 yıl önce piyasaya çıkarıldı. Bir arttırılmış gerçeklik oyunu kendisi. Başka bir deyişle elde telefon Ankara’da ordan oraya giderek oynayabileceğiniz hatta bütün dünyada oynayabileceğiniz bir oyun bu. Bakın nedir hikaye:

Continue reading →