Sosyal Medya Gereklidir.

Hand holding a Social Media 3d Sphere

Geçenlerde, bizden mezun bir öğrencimiz bizi ziyarete geldi. Hal hatır muhabbetleri derken, neden yaptığımız hiç bir etkinliğe katılmadığına geldi mevzu. Katılmıyormuş çünkü haberi olmuyormuş. Ben de ona, sosyal ağları kullanıp kullanmadığını sordum haliyle. “Hayır hocam” dedi. “ben insanlarla yüz yüze iletişim kurmayı seviyorum” diye cevap verdi. Çok slogan bir cevap. Alkış da alıyor ama, malesef külliyen yanlış bir düşünce biçimi.

Youtube’un yasaklandığı yıllar. Küçücük bir çocuğun yaptığı bir salaklığı ciddiye alıp da koca bir sitenin, youtube’un erişimi engellenmişti. Gurur meselesi yaptık. Bu saçma videoyu ciddiye aldık. Dünya güldü halimize. Hepimiz DNS uzmanı olduk, kanadadaki bir tunel sahibi çocukta bizim bu yasak sayesinde zengin bile oldu derken insanlarda konu hakkında söylemlerde bulunuyorlardı. Kim söyledi, hiç hatırlamıyorum ama birisi “E bizde youtube’a bakmayız canım” gibi bir yorum getirmişti. “Yuh” demiştim kendi kendime, “sanki televizyona bakıyor (izliyor demiyorum, bakıyor)” diye içimden geçirmiştim. Herhalde, youtube’u komik videolar izlemek için kullanılan bir internet televizyonu olduğunu sanıyorlardı. E onlar için öyle, zira algılanan ne kadarsa, gerçeklik de o kadardır. Oysa orada ne kadar ilginç bilgiler, belgeseller var. Derslerimiz için kaynak olarak kullanıyoruz orayı.

Herneyse, bu iki durum da benim için paralellik arz etmekte. Paralellik bakış açısında. Olayın küçük bir bölümünü algılanabilmiş ve bir de bunun üzerine, doğru dürüst anlamadan, yorum yapma seviyesine çıkmakta. Yani fikir(anlama)  olmadan zikir(söz etme) olması durumunda. Bu çok yanlış bir davranış biçimi aslında.

Sosyal ağlar gereksiz değildir. Çok da gerekli değildir elbette ama onlar sayesinde yakaladıklarınızı bir düşünün. İlkokul, ortaokul ve lise arkadaşlarınızla yeniden irtibata geçmediniz mi, güncel haberlerden haberdar olmadınız mı, bir arkadaşınızın çocuğu olduğunu ya da bir başkasının vefaat ettiğini bu yolla öğrenmediniz mi, açılan ya da açılacak olan sergileri ya da sanat etkinliklerini, hem de dünya çapında, bu kanaldan duymuyor musunuz, sanatı ya da güncel haberleri bu kanaldan takip etmiyor musunuz, düşündüklerinizi bu kanal sayesinde duyurmuyor musunuz, güzel müzikler dinlemediniz mi bu sayede, işinizi geliştirmiyor musunuz bu kanaldan, kendinizi var etme yollarını kullanmıyor musunuz. Dikkat ederseniz yukarıdaki cümlede, sorular soruyor olmama rağmen, hiç soru işareti kullanmadım. Çünkü bunlar soru değil. Saydıklarımı ve daha fazlasını yapıyorsunuz zaten. E o zaman, niye hayatın dışına atalım ki bu durumu.

Dışına atarsak, o öğrencimiz gibi, hiç birşeyden haberi olmayan, ortaya çıkan fırsatları kaçıran, yeniyi göremeyen, gelişmeleri takip edemeyen insanlar oluruz ki, bunun öneminden bahsetmeme gerek bile yoktur sanıyorum. Bizi ziyarete gelen bu öğrencimizin de durumu da tam olarak bu. Yanlış anlaşılmasın, o öğrencimiz, çok da sevdiğimiz bir öğrencimiz. Ama bu düşünce biçimi, kendisini, akranlarından fersah fersah geride bırakmış bir durumda ki, aslında derdim o öğrencimizi eleştirmekten öte, onun durumunu örnek göstermekte…

Not: Sosyal ağlara yapışıp, onlarla yatıp kalkmaktan bahsetmiyorum elbette. Söylediklerimin hepsi, sosyal medya aracınızı doğru kullanarak (ve bu sayede bir ton içeriksiz içeriği pas geçerek) mümkündür.